Isı Pompası Hikayesi
Burada oturup size Isı pompası tarifi yapmayacağım. Bu yazımda ki hedef okuyucu kitlesi, potansiyel Isı Pompası üreticileridir.
Öncelikle Isı pompası’nın Türkiye pazarındaki payını az çok hepimiz biliyoruz. Benim dikkat çekmek istediğim nokta ise Avrupa Birliği’nin yeni yasal mevzuatları sayesinde Türkiye’ye sunduğu şanstır.
Evet , Avrupa fosil yakıtlarda dışa bağımlı bir kıtadır. Enerji ihtiyacının neredeyse tamamına yakınını ithal etmektedir. Tüm ülkelerin kendi ekonomilerini yükseltmeye çalışırken dikkat ettikleri ithal girdi azaltma politikalarına AB’de önem vermekte ve bu konuda bazı politikalar geliştirmektedir.
Yenilenebilir Enerji gündemdeki konudur. Bu konuya son 15 yılda en çok AR-GE yatırımı yapan ülkeler AB ülkeleridir. Nedeni ise fosil yakıtlardan elde edilen elektrik enerjisini alternatif yöntemler ile üreterek ithalat girdisini azaltmaktır. Bunun için mensup ülkeleri yenilenebilir enerjiler konusunda yatırıma yönlendirmek için çeşitli vergi indirimleri , fon destekleri ve doğayı koruma programları ile desteklemektedirler.
Buraya kadar Türkiye’nin ne tür bir fayda sağladığını anlayamamış olabilirsiniz. Bildiğiniz üzere dünyanın gelişmiş ülkelerinde en ucuz ısınma ve elektrik üretme yöntemi sıvılaştırılmış doğalgaz; yani bir fosil yakıt ile yapılmaktadır.
AB yeni yasalar ile tüm birliğe dahil ülkelerde konutlarda özellikle Isınma konusunda fosil yakıtlar ile kullanılan cihazlar yerine yenilenebilir enerji yatırımları ve bunların ürettiği girdileri tüketebilen ürünlerin kullanılmasını mecbur kılmıştır.
Bu durumda Bireysel ve Ticari tip Isı Pompası yakın bir gelecekte tüm AB ülkelerinde Isınma ve Soğutma konusunda tıpkı bizim ülkemizdeki kombiler gibi her evde/ticari binalarda yerini alacaktır. Bu değişim süresinde resmin büyük haline daha detaylı bakmalıyız.
Çıkarılan bu yasalar , AB normlarında olduğunu unutmamalı ve gerekliliklerini iyi incelemeliyiz. Amacın sadece fosil yakıttan kurtulmak değil , daha az enerji tüketmek , daha uzun ömürlü olmak , doğaya daha az zarar vermek ve daha güvenli olmak olduğunu unutmayalım.
Diğer bir konu ise , söz konusu pazara AB ülkelerinde üretilecek olan ürünlerin maliyeti ile Türkiye’de üretilecek ürünlerin maliyetini kıyaslamak gerekirse rekabet gücünün tabii ki bizim açımızdan çok daha avantajlı olacağını belirtmeliyim.
Çünkü , Türkiye A5 ülkeleri arasında en güçlü sanayi konumunda olan ve aynı zamanda gümrük birliği sayesinde tüm AB ülkelerine ürettiği ürünleri rahatlıkla satabilen bir ülkedir. Ayrıca iş gücü birim maliyeti , Almanya , Fransa , Ispanya ve Italya gibi Avrupa Birliği’nin domine ülkelerinden çok daha ucuzdur.
Sizinle bazı rakamlar paylaşmak istiyorum.
Avrupa Birliği 2017 yılı sonunda 11 milyon adet kayıtlı çalışan ısı pompası mevcuttur. Bu şu anda AB potansiyelinin %10,20 sine denk geliyor. Yani pazarın doyum noktasına ulaşması için yaklaşık 80~90 milyon adet daha ürüne ihtiyaç vardır. Gelecek 10 yıl için muhtemel ortalama bir alım miktarıdır.
Benden söylemesi , alt yapısı ve teknik olarak üretimi müsait olan firmaların bu treni kaçırmamasında hem yatırımcı açısında hemde ülkemiz açısında ciddi fayda vardır.
Sevgiler ,
Barış ÖZBEK