Neden Yağ Ayırıcıları genelde derin soğutma uygulamalarında tercih ederiz ?
Yağ , soğutma kompresörlerin çalışma prensibleri gereği vazgeçilmez bir parçasıdır. Teknoloji bakımından günümüzde gelmiş olduğu noktada yağsız çalışabilen soğutma kompresörleri üretilmiş olsa dahi , henüz yaygınlaşmamıştır. Geleneksel kompresörlerin yapısında kullanılan hareketli metallerin sürtünmeya karşı korunması için yağlama fonksiyonu kullanılmaktadır.
Soğutma sistemlerinde kullandığımız soğutucu gaz ile yağ her ne kadar farklı kimyasal özelliklere sahip olsalar dahi , belirli sıcaklıklarda birbirleri ile homojen olarak birleşmektedir. Soğutucu akışkan özelliği bozulmadan yağ ile sistemde görevini yerine getirelmektedir. Bu sayde kompresörün yağlaması kusursuz yapılabilmektedir. Ancak , bu durumun sağladığı fayda dışında birçok dezavantajı da bulunmaktadır. Biz bu noktalara dikkat çekeceğiz.
Yağ ve Soğutucu Akışkan basma sıcaklığında yani yüksek sıcaklıkta homojen olarak birleşir ve beraber hareket etmeye başlar. Kompresör içinde kalması gereken yağ , soğutkan ile beraber kondanser içerisine taşınır. Kondanser üzerinde gaz hal değiştirse dahi , ısı değiştirmediği için yağ ile soğutkan birbirinden ayrılmaz. Sistemde hareket etmeye devam eder. Tüm elemanların içerisinde bir miktar kalarak yolculuğna devam eder. Genleşme Vanası , buhar fazında bulunan soğutkanı püskürtür ve evaporator sayesinde üzerindeki ısıyı transfer eder. Bu noktada yağ , evaporator boruları üzerinde yapışarak gazdan ayrılarak ince bir tabaka oluşturur.
Yağın oluşturduğu bu tabaka , gazın borular içerisindek akışını olumsuz etkiler ve ısı transfer performansını düşürür. Yağ tabakabası soğutkanın kendisini süpürecek güce ulaşana kadar artmaya devam eder. Akışkan likit fazına geldiğinde ve ısısı düştüğü için yağ ile homojen birleşmez ve süpürme durumu sadece defrost sonrası ilk hareket anında ve çok az miktarda gerçekleşir. Bu miktar değersizdir.
Bu çalışma prensibi ile kompresör içinde bulunması ve yağlama yapması gereken yağı sistem elemanlarına göndermiş ve kendisini yağsız bırakmak suretiyle yanarak arızalanmasına sebep olur.
Soğutma sistemi evaporasyon sıcaklığı -10 derece altında olduğu durumlarda yağın kompresörü terk etmesi işlemi çok daha hızlı gerçekleşebilmektedir. Kompresöre likit gelmesin diye kullandığımız akümülatörler evaporatorden gelen az miktarda yağıda likit ile birlikte içerisinde barındırır. Bu yüzden kompresöre yağ dönüşü gerçekleşmez.
Yağ ayırıcı işte tamda bu noktada devreye girmektedir. Kompresörün basma hattına takılır. Kompresörden çıkan kızgın gaz ilk önce akümülatör benzeri yağ ayrıcıya girer , iç tasarımına göre buraya gelen soğutucu akışkan özgül ağırlığındaki farklılıklarından yararlanılarak , buradaki hacimden faydalanarak birbirinden ayrıştırılır. Gaz ısı ve hal değiştirmeden yolculuğuna devam ederken , ayrışan yağ, yağ ayırıcının alt kısmında birikmeye başlar .
Belli bir miktar biriken yağ , komponentin içindeki şamandırayı kaldıracak noktaya ulaştığı anda , şamandıranın hareketi ile kompresörün dönüş hattına bağlanan transfer hattı ile basma ve emiş arasındaki basınç farkından dolayı kompresöre geri gönderilir. Bu saydede kompresörden çıkan yağ diğer elemanlara uğramadan doğrudan kendisine geri yönlendirilmesini sağlamaktadır.
Yukarıda anlatmaya çalıştığım geleneksel soğutma çevriminde yağın ve yağ ayırıcının durumudur. Tüm bu teknik detaylara dayanarak söyleyebilirim ki , yağ ayırıcı kullanılan sistemlerin kullanılmayan sistemlere göre %15 daha fazla performansı yüksek , ve %25 daha uzun ömürlüdür.
Sevgiler.
Barış Özbek. 17.02.2019
Yorum gönder
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.